Boşanma Hukuku
Boşanma, evlilik birliği içerisindeki eşlerin anlaşmalı veyahut çekişmeli olarak mahkeme önünde hakim kararı ile evliliklerine son verilmesi işlemidir. Bu işlem beraberinde nafaka, tazminat, mal paylaşımları gibi çözüme kavuşturulması gereken meseleleri getirebilir. Anlaşmalı boşanma ile taraflar davanın tüm sonuçları hakkında anlaşmış sayılır. Çekişmeli boşanma da ise taraflar vekalet, nafaka, tazminat, mal ayrılığı vb. konularda anlaşamamış kabul edilir. Bu nedenle de iki taraf farklı taleplerde bulunur, hakim kanunu gözeterek bu çekişmeyi hakkaniyetle sonuca ulaştırmaya çalışır. HMK m 26 gereğince hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Örneğin tarafların ayrılık istemeleri halinde hakim ayrılıktan başka bir şeye hükmedemez. Ancak boşanma için özel bir durum da mevcuttur. Taraflar boşanma kararı istemesine rağmen hakim ayrılık veya boşanmaya hükmedebilir. Bu durum, evlilik birliğinin değerli ve korunması gereken bir yapı olmasından kaynaklanır. Boşanmayı meydana getirecek olan sebepleri kanun genel ve özel sebepler olarak ayırmıştır. Kanun koyucu ne kadar özel boşanma sebeplerini sınırlı sayıda saymış olsa da genel boşanma sebepleri için bir sınırlama yapmamıştır.
Evlilik birliği aile oluşumunun temelidir. Bu temeli sağlamlaştıran en önemli unsur ise sadakattir. Özel boşanma sebeplerinden biri olan zina da temel esasta eşin diğer eşe karşı sadakat yükümlülüğüne aykırı geldiği bir durumdur. Zinanın varlığı halinde diğer eş boşanma davası açabilir. Eşin bu hakkını kullanabilmesi için boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmemiş olması gerekir. Bu süre hak düşürücü süredir. Yani bu sürenin kaçırılması halinde bu sebebe dayanarak dava açılamaz. İstisnai haller saklıdır. Bununla birlikte kanun koyucu affeden tarafın dava hakkının kalmadığını da belirtir.
Bununla beraber diğer özel sebeplerden biri olan hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışta ise kanun koyucunun bahsetmek istediği eşlerin birbirine karşı fiziki ya da manevi anlamda zarar vermesi takdirinde zarar gören eşin boşanma davası açabilmesi imkanıdır. Bu sebep de tıpkı zina gibi hak düşürücü sebeplere sahiptir ve yine affeden tarafın dava hakkı düşer. Kanun koyucu bu sebebi ne kadar üç kelimeyle anlatmış olsa da bu kelimeler ana temadır. Bunların altında yatan yüzlerce fiil bu sebepleri oluşturabilir. Bir eşin diğer eşi sürekli azarlaması, şiddet uygulaması, onur kırıcı küfürler etmesi gibi örnekleri bu başlık altında görmek mümkündür.
Evlilik birliğini bir müessese olarak kabul edersek bu müessesenin ışıldayabilmesi için eşlerin birtakım yükümlülükleri yerine getirmesi gerekir. Eşlerden birinin suç işlemesi ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde, diğer eş tarafından evlilik birliğini sürdürmek çekilmez hale geliyorsa her zaman boşanma davası açılabilir. Bu suçların bir kere dahi işlenmesi boşanma davasını açmak için yeterli olur. Haysiyetsiz hayat sürme için ise kanun koyucu sürekliliği arar. Bu gibi durumlara ayyaşlık, kumarbazlık veya hayat kadını olarak çalışma örnek olarak gösterilebilir.
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla diğer eşi terk eder veyahut haklı sebep olmadan ortak konuta dönmez ise ayrılık davası açabilir. Bununla beraber bu ayrı kalma süreci altı aydan fazla sürmüş ve bu durum devam etmekte ise talep üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmışsa terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
Akıl hastalığı kişinin iradi davranışlarını kontrol edememesi halidir. Eşlerden birinin akıl hastası olması halinde, bu durum diğer eş için ortak hayatı sürdürmeyi çekilmez hale getiriyor ve akıl hastalığının geçmesine olanak bulunmadığı resmi hastane raporundan anlaşılıyorsa boşanma davası her zaman açılabilir. Hak düşürücü süre yoktur. TMK m 165 gereğince akıl hastalığı sebebi ile boşanma davasının dinlenebilmesi için bu akıl hastalığının evlilik süresi içinde ortaya çıkmış olması gerekir.
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel boşanma sebeplerinden biridir. Davacının kusurunun daha ağır olması halinde davalı açılan davada itirazda bulunabilir. Ancak bu itiraz hakkın kötüye kullanılması suretiyle yapılmışsa ve evlilik birliğinin devamı halinde korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Kanuna göre evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca kabul edilmesi halinde boşanmaya hükmolunur. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış olan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Boşanma ile yetkili memur önünde başlayan evlilik mahkeme önünde sona erer. Hakim tarafından verilen boşanma hükmüyle bazı durumlar ortaya çıkmaya başlar. Genel olarak kadın evlenmeden önceki soyadını geri alır. Bu konuda istisnai haller saklıdır. Bu evlilik birliğinden müşterek çocuklar varsa gerektiğinde onların velayeti, nafakası hakkında hakim kanun ışığı altında hakkaniyetle karar verir. Eşlerden birinin yoksul olması halinde yoksulluk nafakasına karar verilebilir. Duruma göre mal ayrılığı rejimine geçilir ve eşler hukuki anlamda paylaşımlarını yaparlar. Artık aile çatısı ortadan kalktığı için kişilerin yaşam tarzları da değişebilir. Aslında baktığımız zaman boşanma birliktelikten ferdiliğe geçişin de bir türüdür.